Etekli (Karaisalı/ Adana) Zn-Pb Cevherleşmesinin Jeokimyasal İncelenmesi


Creative Commons License

Baydan M., Akyıldız M.

Uluslararası Katılımlı 76. Türkiye Jeoloji Kurultayı , Ankara, Türkiye, 15 - 19 Nisan 2024, cilt.1, sa.155, ss.378

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Cilt numarası: 1
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.378
  • Çukurova Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Bu araştırmada, Doğu Toroslar’ın batı bölümünde yer alan Aladağ Birliği’ne ait Jura-Kretase yaşlı Çamlık Formasyonu kireçtaşlarında bulunan Zn-Pb cevherleşmesi incelenmiştir. Çamlık formasyonu başlıca mikritik ve biyomikritik kireçtaşından oluşmaktadır. Cevherleşme, KD-GB doğrultulu ve KB’ya eğimli bir fay kontrolünde gelişmiştir. Cevherleşmeyi oluşturan ana fay, post-mineralize dönemde gelişen D-B doğrultulu fayların etkisiyle parçalanmış, taşınmış ve breşleşmiştir. Cevherleşme, ana kırığın yüzeye yakın kesimlerinde fay dolgusu içerisinde daha çok yoğun demirli çinko karbonatlar şeklinde gözlenmektedir. Daha derin kesimlerde ise fay ile ilişkili karstik ceplerde, stok veya büyük mercekler şeklinde çinko sülfür olarak bulunmaktadır. Cevherleşmede birincil sülfürlü mineralleri; sfalerit, galenit, pirit ve markazit, oksitlenmiş cevher zonunda simitsonit, serüzit, hematit ve limonit mineralleri yoğun olarak gözlenmiştir. Ana, iz ve nadir toprak elementleri analiz sonuçlarına göre cevherleşmenin kökeni hidrotermal çözelti ile ilişkilendirilmiştir. Sülfit minerallerinden sfalerit ve galenite ait δ34S analiz sonuçları sırasıyla -11,3 ile -14,4 ve ‰ 3,45 aralığında saptanmıştır. Simitsonitlerden ve kireçtaşından yapılan δ 13C ve δ 18O (δ 18O SMOW ) izotop analiz sonuçlarına göre 13C oranı sırasıyla -4,21, -2,26 ve 1,69 arasında değişmektedir. δ 18O  izotop değerleri ise sırasıyla -2,7, -1,76 ve -6,36 arasında değişmektedir. Jeokimyasal analiz sonuçları ve arazi gözlemlerine göre, birincil sülfür mineralleri hidrotermal ve epijenetik proseslerle oluşmuş, daha sonra karasal ayrışım ve karstlaşma sonucunda ikincil karbonat ve oksit tipi yatakların oluşan boşluklara yerleştiği söylenebilir.